Gidiyorum......

GİDİYORDU
Bitti her şey sonunda
Bütün sözcükler boş artık anlamsız
Birazdan gideceğim
Bütün ayrılıklarda olduğu gibi son sözlerim bunlar
Sana kızmıyorum
Benim yanıma tercih ettiğin yanında kilerine de
Acımıyorum hiçbirinize
Bir tek şiirlerim var acıdığım
Onları alet ettim senin sevdan yolunda
Nerden bilirdim önceden çok sevdiğin o şiirler
Değersiz iki cümle olacaktı o değersizlerin yanında
Gidiyorum
Sana bensiz güzel mutlu günleri veriyorum
Giderken her ayrılık sahnesinde olduğu gibi
Bir tokat vurmak isterdim sana
Kırmızılığı her zaman yanağında olacak bir tokat
Ama her gün ellerini tutma hayaliyle yaşayan ellerimi
Götüremem senin o melek şeytan yüzüne
Hoşça kal

Ve gidiyordu
Tüm asaletiyle tüm ihtişamıyla gidiyordu
Topraklar ağaçlar bulutlar baş eğiyordu onun sevdasına
Gül bitiyordu her adımında
Hiç eğilmiyordu gözleri
Bir savaştan zaferle ayrılmışçasına dimdikti
Küçücük bir rüyaya gözyaşı döken gözlerinde
Bir tek damla bile yoktu ağlamıyordu
Ama bu hiç ağlamayacağına delalet değildi
Kim bilir nice geceler şahitlik edecekti onun yaşlarına
Nice güneşler onun yaşlarıyla batacaktı
Nice yağmurlar kendinden utanacak yağamayacaktı
Karanlık bile isyan edecekti güneşe
Saklamak isteyecekti bu asil sevdanın yaşlarını
Ve belki de bir daha gün doğamayacaktı
Her tarafı bir sukut kaplayacak
Her şey yaşların damla damla yere değişini dinleyecekti
Ve hiç kimse bilemezdi bu günler ne kadar sürecekti

Gidiyordu
Zaman durmuştu sanki
İlerlemiyor inadına duruyordu
Her bir adımı bir ömür gibi geliyordu
Neler düşünüyordu kim bilir
Belki o zalimi gördüğü âşık olduğu o günü
Belki ilk aşkla beraber yaşadığı o ihaneti geçmişi
Belki de geleceği düşünüyordu geleceğini
Ne yapacaktı dağları çatlatırcasına susacak mıydı?
Yoksa inadına sevdasını onların yüzlerine mi çarpacaktı
Ya o güzelim mektuplar onlar ne olacaktı
Bir kül tablasında belki bir kül
Yâda kilitli bir sandıkta tozlu bir iki sayfa olarak kalacaktı
Okuyamazdı bir daha onları
Her eline alışında koklardı onları sevdiğini koklarmışçasına
Artık koklayamazdı

Gidiyordu
Bir mezar daha eklenmişti
O görülmeyen görülemeyen aşklar mezarlığına
İsyan ediyordu
Baki denilen aşklar nasıl tozlu sayfalarda fanileşirdi
Aklı ermiyordu bu kadar mı ucuzdu verilen sözler
Bu kadar mı basitti o güzelim günler
Ama gururluydu
Ferhat gibi dağları delmese de onun gibi sevmişti
Mecnun gibi çölleri geçmese de
O zalim uğruna nelerden geçmişti
Anlamıyordu
Koskoca sevdaları nelere değişiyorlardı
Gökte uçanlar neden böylece karanlık kuyulara atlıyorlardı
Hem de bilerek isteyerek
Anlamsızdı
Zaten anlamını yitirmiyordu ayrılıklarla beraber sevdalar
Sevda gülü dökerek yürünen yollarda
Neden şimdi ihanet dikenleri vardı
Anlamsızdı
Anlatılamazdı

Gidiyordu
Zaman birden su gibi akmaya başlamıştı
Her şey bitmişti artık tamamen
Sevdası gibi gittiği yolda tükendi
İntihara gebe ayrılık şarkıları
Yaşla kanla dolacak peçeteler onu bekliyordu
Kaç geceler geçirilecek kaldırımlar
Boğazda düğümlenecek lokmalar
Yoluna çıkan her hatıra karşısında kalbinde oluşacak acılar
Acılar onu bekliyordu ve o gidiyordu
Artık kimsesi kalmamıştı çünkü sevdası vardı her şeyde
Umutlar bile dargındı ona
Çünkü o umutsuzluk yolunda gidiyordu
Bilinmezler denizinde bilinemeyecek yere
Nice Ferhatlar nice mecnunlar çıkmıştı bu sefere
Şimdi sende aynı yoldasın
Ne diyeyim yolun bahtın açık olsun
Hoşça kal
Hoşça kal
Hoşça kal